Kahvenin Hikayesi

Şu an elinizdeki kupada bulunan kahvenin çok çok uzun bir hikayesi var. Kahve, insanoğlunun hayatına Güneybatı Etiyopya’da bir dağ çobanının keçileri kahve çekirdeklerini yediğinde girdi. Efsaneye göre Kaldi isimli bir dağ çobanı, sürüsünü otlatırken kahve çekirdeklerini yiyen keçilerin hoplayıp zıplamaya başladığını fark etti ve bu durumu keşişlerle paylaştı. Bu meyveyi deneyen keşişler kahvenin acı tadını beğenmeyip ateşe attılar ancak bir süre sonra kavrulan kahveden gelen aromalı koku, keşişlerin ilgisini çekmiş ve kavrulan meyveyi demleyip içmeyi denemiş ve çok beğenmişler. Kahve, 11. yüzyılda anavatanı Etiyopya’dan Arabistan’a ihraç edildi ve Arap memleketlerinde “qahwah” ismiyle yayılmaya başladı. 16. yüzyıl başlarında ise önce Mısır’a ardından ise Osmanlı İmparatorluğu’na girdi. Kahvenin Avrupa’ya gelişi ise tam anlamıyla tarihin bir cilvesi oldu. İlk önce 1615’te Venedikli tacirler, Avrupa’ya kahve getirdiler ve kahve tüm Avrupa’da çok sevildi. Takvimler 1683’ü gösterdiğinde Osmanlı İmparatorluğu, Viyana Kuşatmasında oldukça zor durumdaydı ve kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldılar. Bu esnada arkalarında 500 çuvala yakın kahve bıraktılar. Akıllı bir Polonyalı tacir ise bu kahveleri alıp bir kahvehane açtı ve kahvehaneler tüm Avrupa’ya yayıldı. yüzyıl başlarında Avrupa’da kahve ağacı yetiştirme girişimleri başladı ve ilk kahve ağacı Fransa’da 14. Louis’e armağan edildi. Bu ağaç ise Avrupa’da milyonlarca kahve ağacının atası oldu. yüzyıla gelindiğinde ise kahve üretiminin büyük kısmı Brezilya’da gerçekleşiyordu. Günümüzde ise kahve üretiminin tamamı Orta Amerika’da yapılıyor. Toplam üretim miktarı ise yıllık 150 milyon çuvala erişti. 1901 yılında ise kahve tüketiminde bir devrim yaşandı ve Japon Doktor Sartori Kato, suda çözünebilen ilk kahveyi üretti. 1938’de ise Nestle suda çözünebilir kahvenin ticari pazarlama için ilk girişimi gerçekleştirdi. Kahvenin tüm dünyada bu denli çok sevilmesi ve tüketilmesi, kahveyi dünyada petrolden sonra en çok ticareti yapılan ürün haline getirdi.
Van Dibek